Açıklama
Almanya’da bugün 3 milyona yakın bir Türk nüfusu var. Başlangıçta geçici işçi sıfatıyla Almanya’ya giden Türk göçmenler yarım asrın sonunda nüfuslarının artmasıyla gitgide Avrupa’nın önemli unsurlarından biri haline gelmeye başladı. Ancak 50 yılın sonunda görüldü ki Müslüman bir kültür ortamından ayrılıp Hristiyan değer yargılarının hakim olduğu bir topluma dahil olmak ciddi sorunları su yüzüne çıkarttı.
İlk yıllarda cuma ve bayram namazlarında bir araya gelmek suretiyle dini vecibelerini yerine getiren, zaten “geçici” oldukları düşüncesiyle Almancayı çok fazla önemsemeyen, gelenek ve kültürlerini adeta kapalı devre yaşayan Türkler, çocuklarının ve torunlarının bu ülkede dünyaya gelmesiyle birlikte önemli bir kimlik sorunuyla yüzleştiler.
Yayınevimiz tarafından okurlara sunulan Dr. Yusuf Adıgüzel’in bu kitabı, Almanya’da yaşayan Türkler’in bu sorununa eğiliyor. Adıgüzel, kitapta ilk olarak Almanya’daki devlet okullarında okutulan “İslam Din Dersi” sorunu ve çözüm arayışlarını tüm yönleriyle ele alıyor. İkinci olarak kültürel kimliğin yaşatılabilmesi ve yeniden üretilebilmesi açısından hayati önem taşıyan dil konusunu, Almanya Türkleri’nin Türkçe’nin resmî okullarda okutulması için sarfettikleri çabalar ekseninde inceliyor. Kimlik algılamalarına göç tipinin etkisi üzerinde duran yazar son olarak Almanya’daki Türk kuruluşlarının AB, Türklerin Almanya vatandaşlığına geçişi gibi konulara değiniyor.
Sosyoloji Dizisi başlığı altında yayınlanan eserde, Max Frisch’in “biz işçi istemiştik, insanlar geldi” cümlesiyle özetlediği 1961’de başlayıp aile birleşmeleri ve yeni nesillerin dünyaya gelmesi ile farklı bir boyut kazanan tablo “sosyal” yönleriyle ele alınıyor.